Dr. Agâh Oktay GÜNER'in 3 Ağustos 2017 tarihli, YENİÇAĞ Gazetesi'nde yayınlanan Köşe Yazısı: "MAARİF NEREYE GİDİYOR?"


MAARİF NEREYE GİDİYOR?
Demokrasinin tam olarak oturduğu ve işlediği ülkelerde sorunlar kamuoyu önünde görüşülür, tartışılır. Ne yazık ki biz bu mutluluktan uzağız. Genel olarak ülkemizde iktidarlar istisnai dönemler hariç "Ben yaptım, oldu" der. Son 15 yıldır AKP iktidarı döneminde; ne yazık ki işin rengi çok değişmiştir. AKP'nin siyaset felsefesi, T.C.'nin kuruluş felsefesiyle çatışmaktadır. Cumhuriyetin kuruluş esasları ve devlet felsefesinin mimari omurgası Atatürk'tür. Bazı öğretmenlerin öğrencilerine, derslerinde devamlı O'nu aşağılayan konuşmalar yapması, bazı gazetecilerin akıl almaz bir biçimde Atatürk'e hakaret eden yazılar yayınlaması, tarihçi geçinen bazılarının  medyada bitmeyen iftiralarını tekrar etmesi... Hep değişmeyen hedef, Atatürk'ün şahsiyetidir. O, fikirlerinde, icraatında, konuşmalarında son derece tutarlı bir insandır. Hedefi Türkiye'yi çağdaş bir devlet yapmaktı.

1838 Tanzimat-ı Hayriye Fermanı'nın temelindeki kavga da budur. Batı ile aramızdaki gelişmişlik farkının aleyhimize arttığını gören devlet adamları  Tanzimat, Islahat, Meşrutiyet hamlelerini yapmış, Cumhuriyet gelişmenin model hedefini kesinlikle zirveye taşımıştır. Türkiye'nin gelişme yolunda aldığı başarılı mesafeyi diğer Müslüman ülkelerde göremiyoruz.

Bunca zengin tarihi tecrübeye rağmen dini idrak seviyemizi geriletecek hareketlere yönelmiş bir siyasi iktidarın hakimiyeti altındayız. "Eleştirdiğimiz uygulamalarda, iktidarın tam da eleştirdiğimiz noktaya gelmek istediğini unutuyoruz. Onlara eğitimi dinselleştiriyorsunuz, yaptığınız iyi bir şey değil derken başarılı olduklarını tescillediğimizin farkında değiliz. AKP, bulduğu her fırsatı bu ülkeyi bir din devletine dönüştürmek için kullanan bir hareketin adı. Uzun vadede planı Türkiye'yi din devletine dönüştürmek olan bir iktidar için eğitimi dine bağlamak itham değildir. Unutmayalım ki cemaatle aralarındaki kavga, birinin ötekini yeterince cihadist bulmamasından ötürü çıktı." (Ünal Özmen)

Bu satırları sükunetle okur, düşünürseniz çok doğru dersiniz.

Tehlikeli labirent
Evet, iktidar bütün önemli projelerini OHAL rejimiyle uygulamaya koyuyor. Basınımızın güzide, vatanperver kalemleri "Müfredat" konusunu değerlendiren çok değerli makaleler yazdı. CHP Meclis Grubu adına hazırlanan  "Öğretim Programları Değerlendirmesi" raporu konuya hakim, çok değerli bir çalışma olmuş. Bu raporu CHP bütün yurda dağıtmalıdır. İşin gerçeğini bilmek isteyenler ülkemizin nasıl bir tehlikeli labirente sürüklendiğini görmelidir.

Bu raporda yapılan önemli tespitler şunlardır: MEB, öğretim programlarının hazırlanış aşamasında AKP ideolojisine yakın görmediği, daha açık bir ifadeyle muhalif hiç bir STK'dan, Üniversitelerin Eğitim Bilimleri Bölümlerinden, ya da alanlarında uzman bireylerden görüş talep etmemiştir. Taslak programları hazırladıktan sonra çeşitli STK'lardan usulen görüş almıştır. MEB, yalnızca Eğitim Şuralarını da teslim ettiği Eğitim Bir Sen ile çalışmıştır.

Yeni öğretim programlarının hazırlanmasının amacı, eğitim sistemini çağdaş, bilimsel normlardan uzaklaştırmak, dini motiflerle ders kitaplarını donatmak, Değerler Eğitimi adı altında dini eğitim vermek ve Atatürkçü Düşünce Sistemini eğitim sisteminden çıkararak, laik eğitim anlayışını sonlandırmaktır.

Cumhuriyeti korumalıyız
Din eğitimi, kişilere bir başka dini, inancı aşılamakla görevli değildir. Laik ve özgürlükçü bir düzende çocuklara ancak ailelerinin belirlediği dinin eğitimi verilebilir. Din eğitimi bilimsel eğitimi engellemek ve toplumsal düzeni sarsmak amacı ile yapılamaz. Laik düzende toplumsal barışı tehdit edici etkinliklere girişilemez; kitle tahrikçiliği ve rejim düşmanlığı yapılamaz. Yeni program ile laik eğitim anlayışı tam anlamı ile yok edilmiştir. Laik düzene sahip sistemlerde sadece bir dinin bir mezhebine göre eğitim sistemi şekillendirilemez.

Millî Eğitim Bakanlığı'nın gerçek amacı; program değişikliği değildir. Yapılmak istenen şey, laik eğitimden, Atatürk'ten, çağdaş ilkelerden uzak, dinselleşmiş yeni bir sistem oluşturabilmektir.

I. Cihan Harbi sonrası Türkiye'ye biçilen ölüm gömleklerini parçalayan, milleti ile bütünleşmiş Atatürk ve O'nun şerefli arkadaşları olmuştur. Bu çok iyi yetişmiş kurmay kadrosu aynı değerlere sahip sivil kadrolarla birleşerek cumhuriyeti kurmuştur. Cumhuriyeti korumak ve sevmek zorundayız. Cumhuriyet akıldır. Cumhuriyet ilimdir. Aksine diğer yollar felakettir. Bu milletin tarih hafızası maceraperestlere yol vermeyecek kadar güçlüdür. Yarınlar milletin büyüklüğüne inananların olacaktır.

Yazan: Dr. Agâh Oktay GÜNER

    

Döviz Fiyatları

ANKARA'da 3 Günlük Hava Durumu

Başkanımız

Köşe Yazıları

Gazete 1. Sayfaları

Röportajlar

Son Eklenen Video

Konferans Formu