Dr. Agâh Oktay GÜNER'in 19 Ekim 2017 tarihli, YENİÇAĞ Gazetesi'nde yayınlanan Köşe Yazısı: "ORDU İLE BARIŞMAK"


ORDU İLE BARIŞMAK
Aziz okuyucularım öncelikle değerli Devlet adamı, sevgili arkadaşım Deniz BAYKAL'a acil şifalar diliyorum.

Türklük çetin günler yaşıyor. Bu büyük millet olmanın kaderi midir? Yoksa bu millet hakkında verilmiş küçültme kararının uygulanması mı?.. Teröristlerin, emperyalist güçlerin emrinde olduğunu biliyoruz. Bunlar farklı kaynaklardan beslense de tek hedefte birleşiyor: TC Devletini yıkmak.

1071 Malazgirt Meydan Muharebesi Bizans Devletini bitirmiş ve Türkün hakimiyet mührünü Anadolu^ya vurmuştur. Bin yıllık hakimiyetimizin temelinde yüksek Türk kültürü ve Türk Ordusunun kahramanlığı vardır. Bu kültür; ahlak, iman, tarih şuuru ve yaşama üslubuyla bizim insanımızı yoğurmuştur. Bebekken dinlediği ninnilerle şuur altına İslamın güzel imanını, ahlakını, milletin kahramanlık, feragat, cesaret, cömertlik, vatan sevgisi, milliyet aşkı gibi yüce duyguları yerleştirmiştir. Çocukluk, gençlik yılları Dede Korkut Hikayeleri, Yunus Emre ilâhileri ve Battal Gazi cönkleriyle yoğrulmuştur.

Bu millet 5 kıtada destanlar yazan ordusunu işte böyle yetiştirdi. Bu ordu asırlarca çarpıştı. Yiğitliğin, adaletin, hakkın temsilcisi oldu. Kurtuluş Savaşı çizgisine geldiğimiz zaman tam bir Harp yorgunu idik. Trablus, Balkan, I. Cihan Harbinin Yemen'den Galiçya'ya uzanan çizgisinde nice kan döktük, can verdik. Ancak; düşmanlarımızın öldü, bitti bunlar diye sırtlan gülüşleriyle  coştuğu zaman ayağa kalktık, sonunda zafer bizimdi.

Ordunun manevi gıdası fazilet, kadirbilirlik ve saygıdır. Binalar, hatıraların abidesidir. İstanbul Kuleli Askeri Lisesi nice kahramanın ocağıdır. Bursa Işıklar Askeri Lisesi bir ayrı yiğitler pınarıdır. Bu ocaklardan yetişenler Harp Okulunu biitirir ve hizmet için kıtalara gider. Görev verilen her yere kefeni koltuğunda yola çıkar. Cenge girmek varsa hiç sakınmadan düşmanın üstüne gider. O'nu en iyi tanıyan komutanlardan Mustafa Kemal Paşa Çanakkale'de: "Size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum!" demiştir. Dünyanın hiç bir milletinde böyle bir emir yoktur. Yaralanmak, ameliyata alınmak bu yolun en tabi duraklarıdır. İşte çok geniş yelpazeli tıp ilminin "Askeri Tıp" bölümü burada karşımıza çıkar. Cephede sahra hastanesinde çalışmak binaların içinde hekimlik yapmaya benzemez. Bunun için "Askeri Tıbbiye" doğmuştur. Türkiye tıp dalında dünya çapında hekimler yetiştirmiştir. Askerin psikolojisi, savaş veya çatışma şartları doktorluğa ilaveten yeni bir üslup ve davranış sahibi olmayı elzem kılmıştır.

15 Temmuz kalkışması sırasında T.S.K'nın büyük çoğunluğu devletin emrinde kalmış, bazı maceraperest ve hainleri yakalayıp sorguya teslim etmiştir. Ne yazık ki bu asil davranışın sahibi ordunun askeri okulları kapatılmış, Ona subay, astsubay yetiştiren ocaklar söndürülmüştür. Bütün dünyada eğitim kurumları, eski tarihi binaları içindedir. Ana merkez değişmez. Zamanın getirdiği ihtiyaçlara göre ilave binalar yapılır. Meşhur Sorbone Üniversitesi'nin başlangıcı papaz okuludur. Sorbone gibi dünyaca ünlü Oxford Üniversitesinin kurucu çekirdeği aynıdır. Fransız Harp Akademisi ve İngiliz Harp Akademisi asırlardır aynı binalarda savaş hatıralarıyla yoğrulmuş zamanı yaşar. Ne Paris ne de Londra yöneticileri arazi rantı sevdasıyla tarihi binalara, bahçelerine dokunmamıştır. Türkiye'de ise durum çok farklı  ve çok acıdır. Binlerce genç, astsubay okulu, askeri lise ve harp okulu öğrencisi kendi iradeleriyle önlemeleri mümkün olmayan bir emir-komuta zinciri içinde ideallerini, ümitlerini ve hayatlarını kaybetmiştir.

Soğukkanlı bir biçimde olayları düşünmek zorundayız. Orduya, silahlı kuvvetlerimize büyük haksızlık edilmiştir. Daha önce 7 yıla varan haksız, hukuksuz tutuklamalarla aileler, eşler ve çocuklar babalarının esareti sebebiyle tam bir zulüm yaşamıştır. Sonra estirilen "FETÖ fırtınası" ile ordudan her gün yeni tutuklamalar gündeme taşınıyor.

Şu anda bu ağır maddi ve manevi darbeleri yemiş olan TSK yurdun hemen her yerinde teröristlerle çarpışıyor. Can veriyor. Gözünü, elini, kolunu ayağını kaybediyor. Şikayeti yok. Millet ilahi bir mesajı ezberlemiş gibi tek şey söylüyor: "Vatan sağolsun!" Yurtdışında vatandan çok uzak coğrafyalarda çarpışıyor. Yolun başında ettiği yemin gereği ya şehit ya gazi olmak için kahramanca vuruşuyor. İşte burada devletimiz şehit ailelerine farklı ödemeler yapıyor. Hepsini üst ödeme sınırında birleştirmek zorundayız. Türk ordusuyla iktidar barışmalıdır. Askeri okullar kendi asırlık binaları içinde açılmalıdır. Mevcut maddi sıkıntılar çözüme kavuşturulmalıdır. Manevi yönden her türlü tedbir alınarak ordu düşmanlığının üstüne gidilmelidir. Asla silahlı kuvvetleri yaralayan, küçük düşürmek isteyen yayıncılığa fırsat verilmemelidir. Askeri hastaneler kendi bütünlüğü içinde yeniden açılmalıdır. Askeri okullar kendi şuurlu geleneği içinde vücut bulmalıdır.

Huzurlu, güçlü Türkiye'ye ulaşmak için tek çare tarih şuuru ve sorumluluğu ile ordumuzu  sahip olduğu   yüce kimlik çizgisine taşımaktır.

Yazan: Dr. Agâh Oktay GÜNER

    

Döviz Fiyatları

ANKARA'da 3 Günlük Hava Durumu

Başkanımız

Köşe Yazıları

Gazete 1. Sayfaları

Röportajlar

Son Eklenen Video

Konferans Formu