Dr. Agâh Oktay GÜNER'in 5 Ocak 2017 tarihli, YENİÇAĞ Gazetesi'nde yayınlanan Köşe Yazısı: "TERÖRE KARŞI SABIR VE CESARET"


TERÖRE KARŞI SABIR VE CESARET
Yeni yıla  maalesef terörün Reina adlı gece kulübüne yaptığı saldırıyla girdik. 39 kişi hayatını kaybederken, onlarca yaralı var. Düşman çiçek göndermez. Hele terörist asla hayat hakkı tanımaz. Görmemiz gereken acı gerçek şudur: Türkiye çok sayıda terör örgütünün hedefidir. Irak'taki durum terörü zaten azdırmışken, Suriye'deki iç savaş Türkiye'ye yönelik terör hareketlerini zirveye çıkarmıştır. Türkiye Suriye'yi iyi tanımak mecburiyetindeydi. Pek çok terör örgütünün yönetim merkezi Suriye'dir. Suriye bunları dış politika aracı olarak kullanmıştır.  Suriye ile stratejik işbirliği anlaşması bulunan İran da Hizbullah başta olmak üzere bazı terör örgütlerinin hamisidir. Suriye yönetimi ile meydana gelen husumet  Türkiye'yi doğal olarak bu örgütlerin hepsinin hedefi haline getiriyor.  Öte yandan Türkiye'nin  Irak Başika'daki varlığı, ve IŞİD'le mücadelede  ön planda gitmesi, El-Bab'a yürümesi de bölgedeki aktörlerin çoğu için hedef haline gelmesine yol açmaktadır.

Kuzey Irak'da Barzani'nin lideri olduğu KDP dışında 5 kürt partisi bulunmakta olup (KYB, GORAN, İslamcı Kürt Grubu, İslamcı Kürt Hareketi, Kürt Komünist Partisi) bunlar Türkiye'nin varlığından rahatsızdır. Irak'daki Şiiler de Türkiye'nin varlığını tehdit olarak algılamakta bazı radikal gruplar Türkiye'yi tehdit etmektedir. İran da fazla dikkat çekmemeye dikkat etmekle birlikte Türkiye'nin Musul'daki varlığına karşı bir politika izlemektedir. Ülkemize yönelik terör tehdidini ortadan kaldırmanın en önemli adımlarından biri Irak ile Suriye'nin toprak bütünlüğünü savunmak ve egemenliklerini tanımak olacaktır.

Türk-Kürt çatışmasını istedikleri noktaya getiremeyen emperyalist güçler şimdi başka fayların peşindeler. Bu da insanların yaşam tarzları üzerine odaklanıyor. Türk siyasetçilerin ve bürokratların bir kısmı  bilerek ya da bilmeyerek bu fay hatlarını derinleştirmeye hizmet ediyor. Yılbaşı kutlamalarına yönelik verilen olumsuz cuma hutbeleri bunun en son örnekleri.

Reina katliamını ele alırsak terör konusundaki pek çok gerçeği daha iyi görüp değerlendirebiliriz. Katil günler öncesinden keşif yapıyor.Uzun namlulu silahını kullanarak  görevli polis memurunu ve koruma görevlilerini şehit ederek içerdekileri tarıyor. Sonra kıyafet değiştirip kayboluyor. Teröre bunca can ve serveti kurban verdik. Artık acı gerçekleri görelim; " İstihbarat en önemli eksikliğimiz, güvenlikte de yeterli değiliz. Emniyet tedbirlerimizin eksikliği ortadadır. Karşılaştığımız olay bir terör olayıdır. Ama terörün siyasi, sosyal, dış politika, psikolojik ve ekonomik boyutları var. Bu sebeple öncelikle siyaset kurumunun çözüm üretmesi gerekiyor. Burada siyasetin görmesi gereken emniyet teşkilatındaki tahribattır. Polis teşkilatının yıllardır FETÖ'cülere teslim edildiği, devlete, devletin temel felsefesine sadakatin yerini FETÖ'ye sadakatin aldığı bugün ortaya çıktı. Darbe teşebbüsünden sonra FETÖ'cüleri uzaklaştırmaya çalışıldığını görüyoruz. Yeni polisler alınması gündemde. İşte asıl sorun burada başlıyor. Bir adama polis üniforması giydirmekle o adam polis olmuyor. Öncelikle polis yetiştiren eğitim kurumlarını vakit geçmeden yeniden açmak zorundayız. Okulların yönetimini  devletin temel felsefesine bağlı, namuslu şahsiyetlere teslim etmeliyiz. Acil polis açığını kapatmak için ilk çare güvenlik şirketlerinin elindeki elemanları güvenlik polisi olarak kısa dönemli bir eğitimden geçirdikten sonra görevlendirmektir. Böylece emniyetin üzerindeki ağır bir yük kaldırılmış olur. Ayrıca silahsız güvenlik görevlilerinin kendilerinin ilk hedef olması dışında önemli bir caydırıcı-önleyici rol oynayamadıkları bir gerçektir.

Siyasi iktidarların hovardaca harcadığı devletin memuru olmayı şeref bilen iktidara kavuk sallamayan bu sebeple emekli edilmiş, emekliliğe zorlanmış terörle mücadelede tecrübeli, değerli şahsiyetler müşavir kadrolarında değerlendirilebilir.

Hem dış politikada hem içeride husumetler azaltılmalı, genel strateji; tırmanmalardan kaçınılması, hassasiyetlerin azaltılması, işbirliği ve güven ortamının artırılması yönünde olmalıdır. Dış politikada mezhep ve etnik içerikli politikalar bölgedeki tehdidin yanı sıra Türkiye'deki fay hatlarının da kırılganlığını arttırmaktadır.

Türkiye'yi iç husumete götürecek Anayasa değişikliği derhal geri çekilmelidir. Hiç kimse genel ahlaka, kanunlara aykırı olmadığı sürece hayat tarzından dolayı tehdit görmemelidir. Yeniyıl kutlamalarını günah ilan etmek ülke radikal dinci terörün hedefi halindeyken sorumsuzca açıklamalar ve beyanlarda bulunmak terör azgınlığına hizmet etmektir. Diyanet İşleri Başkanlığı İslam dininin siyasete, radikal dinciliğe alet edilmesine kesinlikle karşı çıkmalıdır.

Birleşerek bayrağımıza ve devletimize sahip olacağız.

Yazan: Dr. Agâh Oktay GÜNER

    

Döviz Fiyatları

ANKARA'da 3 Günlük Hava Durumu

Başkanımız

Köşe Yazıları

Gazete 1. Sayfaları

Röportajlar

Son Eklenen Video

Konferans Formu