Dr. Agâh Oktay GÜNER'in 14 Temmuz 2016 tarihli, YENİÇAĞ Gazetesi'nde yayınlanan Köşe Yazısı: "VATANDAŞLIK VERMEK"


VATANDAŞLIK VERMEK
Bazı iddialara göre Sayın Erdoğan, 3 milyon Suriyeli'yi vatandaş yaparak Başkanlık seçimini kazanmak istiyor. Böyle bir iddia iktidar açısından büyük talihsizliktir. Ne idüğü belirsiz bir kalabalık olan mülteciler bir gün demokrasiyi görmemiş, yaşamamışlardır. Bu ülkede vergi ödememiş, askere gitmemiş, şehit olmayı hiç akıllarına getirmemişlerdir... Bu ülkenin dilini bilmeyen, örf ve adetlerine yabancı milli kültür birikiminden nasipsiz insanlara nasıl vatandaşlık verilir?

Siyasi menfaat uğruna milli gerçekler görülmez ise; bu tutumun sonucu felaket olur.

Suriyeliler bayram kutlaması için  ülkelerine gittiler. O halde orada yaşayabilirler.

Ayrıca şehitlerimizin baba ocakları, evleri bayrakla örtülüyor.  Bunların perişanlığını gizlemeye bayraklar yetmiyor. Her şehit ailesine devlet bir ev versin dedik... Pek çok okuyucumuz bu teklife gönülden katıldı. Aziz şehitlerimize verilmeyen evler Suriyelilere verilecek  vah ki vah! Beyler kimin malını  kime veriyorsunuz? Önce şehit yakınları sonra diğerleri!

"Suriyeli göçmenlere vatandaşlık  vereceğiz" nutku çok derin yankılara sebep oldu. 3 milyon mülteci, 200 bin bu yıl doğan  çocuk ve gelecek yıl 300 bin çocuk bekleniyor. Böylece 4 milyon nüfus tam manasıyla elinizde patlamaya hazır bombadır. Önü arkası, getirisi götürüsü  iyi düşünülmemiş, hesapsız bir kararla  Türkiye'ye kabul edilmiştir. Halbuki devlette zengin danışman kadrosu isabetli karar almak için  vardır. Ancak danışman seçmek, dalkavuklar halkasına yeni üye katmak değildir. Gerçek müşavir (danışman) size Hayır! diyebilendir. AKP döneminde uğranılan başarısızlıklar;  dış ve iç politikada yenilen tokatlar  hep adam seçimindeki  yanlışlıklar sebebiyledir. İkinci mağlubiyet sebebi; Devletin yetişmiş  kadrolarını dinlemek, fikirlerini almak yerine  onları küçük  görüp tahkir etmişlerdir. Tecrübe birikimine, yaşanmış tecrübeye saygı göstermemek  çok büyük bir hata ve ülke için kayıp olmuştur.

İşte tarih, antropoloji, jeopolitik, edebiyat dallarında yetişmiş olanlara sorunuz; Cevapları "Suriyeli  göçmenlere  vatandaşlık vermek  cinayettir!" olacaktır. Bu insanlar  Türkiye'ye kabul edilirken ciddi bir plânlama ile dağıtılmadı. Pek çok yerleşim biriminde muhacir sayısı yerli nüfustan fazla veya eşit. Bu yoldaki yanlışların başında bu tedbirsizlik geliyor.

Millet Olmanın Şartları
Mültecilerin içinde 72 milletten insanlar var. Bir kısmı kanun kaçağı, bazıları azılı terörist, bazıları istihbaratçı... Bunların Türkiye'ye hangi amaçla geldiğini nasıl bileceğiz?  İstedikleri gibi dolaşıyorlar. Giderek canımızı daha fazla yakan terör olaylarında bunların bazılarının  rol almadığından emin olabilir miyiz? Devletin; bu konudaki gözü kulağı, demlenmiş  kamu görevlileridir.  Vatandaş dediğimiz  insan sizinle ortak milli hatıraları paylaşır. Konya'da bir arkadaşa  Çanakkale'den bahsedin,  bakın gözleri dolar. "Dedem orda kalmış" der! Bu durum her ilimiz, her köyümüz, her yerleşim birimi için geçerlidir.

Milli destanlardan bahsettiğiniz zaman  bir aksiseda alırsınız. Türküler, şarkılar, maniler  hep sizi söyler. Bu vatan toprağının hicranlarını dile getirir.  Milli tarihin nice dönüm noktasının  unutulmayan  melali, türkülerde, uzun  havalarda yaşar.  Bir Suriyeli veya  bir başka ülkenin  yurttaşı ile bu  güzelliklerde bir ortak nokta olabilir mi?  Gelincik gibi şehit mezarları  vatanın gözbebeği, iftiharıdır. Toprak onlarla vatan yüceliğine erişir.

Türkiye milli sınırları çok hassas bir ülkedir. Suriye sınırına yapılacak bir yığınak muhtemel karışıklıkların, bölünmelerin  sebebi veya hazırlayıcısı olacaktır.

Bu devletin öz vatandaşları açlık sınırı altında yaşarken; TOKİ konutlarını Suriyelilere tahsis etmek toplumun temeline bomba yerleştirmektir. Suriyelilere karşı mevcut huzursuzluğu,   nefrete dönüştürmektir. Yapılacak en doğru hareket onları Suriye'ye iade etmektir. Bunun için  önce Suriye politikamız akla, gerçeğe ve milli menfaat çizgisine çekilir. Aklın ışığında düzenlenecek yeni politika ile; Suriyeli göçmenler güvenlik şartları sağlanmış bir dizi  tedbir alınarak  Suriye'ye teslim edilir. Türkiye bunu yapmak mecburiyetindedir. Aksi halde bayramda İstanbul'da yaşanan manzaralar genişleyerek tekrarlanacaktır. Devlet merhamet kurumu değildir. Kızılay yönetimiyle devlet yönetimini karıştırırsanız devletsiz kalırsınız. Daha önce yazdığım şehit ailelerine devletin  ev hediye etmesi konusu  artık çözülmelidir. Boş duran TOKİ konutları Suriyeli göçmenlere değil, şehit ailelerine 30 Ağustos Zafer Bayramı'nda hediye edilmelidir. Devlet katında bu iradeyi bekliyoruz.

Yazan: Dr. Agâh Oktay GÜNER

    

Döviz Fiyatları

ANKARA'da 3 Günlük Hava Durumu

Başkanımız

Köşe Yazıları

Gazete 1. Sayfaları

Röportajlar

Son Eklenen Video

Konferans Formu