Değerli Eğitimci ve Araştırmacı Sayın Zeki ÖNSÖZ yazdı:
"TÜRKİYE VE ALMANYA’DA MESLEKÎ EĞİTİM"


I. Türkiye’de meslekî eğitim

Ülkemizin en büyük sorunlarının başında eğitim gelmektedir. Özellikle “meslekî eğitim” Türkiye’nin kanayan yaralarından biridir. Gelişmiş ülkelere göre genç bir nüfus yapısına sahip olan Türkiye, mevcut genç demografik yapının eğitim ve beceri düzeyinin düşük olması yüzünden, 21.yüzyılın sanâyi ve bilgi toplumları ile rekâbet şansını kaybetmektedir. TUİK verilerine göre işgücünün yüzde 14’ü yüksek öğrenim, yüzde 26’sı lise ve dengi ve yüzde 60’ı ortaokul ve altı eğitime sahip olan ülkemiz, bu oranlarla eğitim düzeyi açısından OECD ülkeleri arasında en alt sıralardadır ve yine maalesef orta eğitim sisteminin kalitesine yönelik uluslararası karşılaştırmalarda en gerilerde yer almaktadır.
Türkiye’de orta öğretimden her yıl mezun olan gençlerin dörtte birinden azı, üniversiteye girebilmektedir. Buna açıköğretim üniversitesine devam edenler de dâhildir. Üniversiteye giremeyen milyonlarca mesleksiz, bir beceri kazanamamış genç ile her yıl kırdan şehirlere göç eden vasıfsız işgücü olan gençler, Türkiye ekonomisinin dinamik gelişmesini yavaşlatmaktadır. Yapısal işsizlik, düşük becerili işgücü, işletmelerin nitelikli işgücü ihtiyacı ekonominin potansiyeli altında büyümesi; eğitim ve ekonominin dengede olmadığını göstermektedir.

1.Türk eğitim sistemi

Türk eğitim sistemi 1997’de kesintisiz 8 yıllık; ardından 2012’de 12 yıllık, 4+4+4 kademeli zorunlu eğitime geçtikten sonra önemli sayısal gelişmeler göstermiştir. MEB istatistiklerine göre(*); 2014-2015 öğretim yılında okullaşma oranı ilköğretimde %96,3’e, ortaöğretimde %79,37’ye yükselmiştir. Örgün eğitimde 17 milyon 532 bin 645 öğrenci, 589 bin 902 derslikte okumaktadır. İlköğretimde bir dersliğe 27, ortaöğretimde 28 öğrenci düşmektedir.
Okul öncesi kamu ve özel eğitim kurumlarında 1 milyon 59 bin 495 öğrenci faydalanıyor.
İlkokullarda 5 milyon 544 bin 916 öğrenci eğitim görüyor.
Ortaokullarda 5 milyon 578 bin 399 öğrenci okuyor. Bu sayının 298 bin 148’i açık öğretim ortaokulunda eğitim alıyor. Açık öğretim ortaokulundaki öğrencilerin, 189 bin 35’ini kızlar,109 bin 113’ünü erkekler oluşturuyor.
Liselerde 5 milyon 691 öğrenci eğitim görüyor, bu sayının 1 milyon 137 bin 110’u açık lisede olmak üzere 2 milyon 902 bin 954’ü genel liselerde, 333 bin 324’ü mesleki açık- öğretim lisesinde olmak üzere toplam 2 milyon 241 bin 674 öğrenci meslek liselerinde okuyor.
Yurt genelindeki 3 milyon 579 dershaneye ise 1 milyon 220 bin 435 öğrenci gidiyor.(*)
(*) Milli Eğitim İstatistikleri, Örgün Eğitim 2014-2015, TC MEB Strateji Geliştirme Başkanlığı, Nisan 2015

Sayısal bakımdan bu gelişmeler; okul öncesi eğitimin yetersizliğini, eğitimde cinsiyet eşitsizliğini, adı açık öğretim olan uzaktan eğitim ile zorunlu eğitimin aslında 4 yılda bittiğini, yüksek öğretim kapısında milyonlarca lise mezununun beklediğini, üniversiteyi bitirenlerin ancak 4’ de birinin iş bulduğunu göstermektedir. Bunlardan başka en önemli sorun eğitimin kalitesizliğidir.
Türkiye’de meslekî eğitim, Türk eğitim sistemi içerisinde olan örgün ve yaygın eğitim kurumlarında düzenlenmektedir.

1.1. Türkiye’de örgün eğitimde meslekî eğitim

Örgün eğitim kurumları olan okullar 4 yıllık ilkokulla başlar. İlkokula başlama yaşı, yeni yasada anlamsız bir dayatma ile 66 ay yapıldı. Hâlbuki Türkiye şartlarında ilkokula başlayan çocukları başarılı kılmak için okul öncesi eğitim, fırsat eşitliği açısından gerekli idi. 3-6 yaş arasındaki çocuklara okul öncesi eğitim imkânı verilecek yerde, 5 yaşını bitirmiş, okula gitme olgunluğuna gelmemiş çocuklar ilkokula alındı. Bu okuldan sonra gelen ortaokul, yani 2. dört yıl, orta öğretimin 1.basamağıdır. Bu basamakta meslek okulu statüsünde olmasına rağmen, yalnız imam hatiplere öğrenci alınıyor. Orta öğretimin ikinci basamağı genel liseler ve teknik-meslekî liselere, 8.sınıfın sonunda yapılan “TEOG sınavı” ile öğrenci alınmaktadır. Türkiye kendisine hedef olarak; “orta öğretimin ikinci kademesindeki öğrenci oranlarını % 65 teknik meslek lisesi, % 35 genel liseler” şeklinde koymasına rağmen, 2014-2015 öğretim yılında orta öğretimde meslekî ve teknik liselerde okuyan öğrencilerin oranı %39,3; genel liselerde ise bu oran, %51,12’dir. 2009- 2010 öğretim yılında mesleki teknik ortaöğretimde okuyan öğrencilerin oranı yüzde 42,9; genel ortaöğretimde okuyan öğrencilerin oranı yüzde 57,1 idi. MEB’in 2014-2015 örgün eğitim istatistiklerine göre açıköğretim lise kayıtları 1 milyon 470 bin 434’e çıkmıştır.(*) Bu yüksek rakamın sebebi, “Teog sistemi” yüzünden istemediği halde meslek lisesi ya da imam hatip lisesine kaydı yapılan öğrencilerin bu okullarda okumak yerine açık liseye kayıt yaptırmalarıdır. Bu yüksek rakam aynı zamanda 12 yıllık zorunlu eğitim hedefinin gerçekleşmediğini de göstermektedir.

1.2.Türkiye’de öğrenciler neden meslek liselerine gitmek istemiyor?

Öğrencilerin meslek liselerini seçmek istememelerinin çeşitli sebepleri vardır. Bunlar: Meslek liselerinin statüsünün düşük oluşu, bu okullarda verilen eğitimin verimli, kaliteli ve etkili olmayışı, günümüz üretim teknolojilerinin ihtiyacı olan nitelikli işgücünü bu okullarda yetiştirilememesidir. Ayrıca meslek liselerine gelen öğrencilerin temel eğitiminde ciddi eksiklikler vardır; eğitim ile istihdam arasında ilişki zayıftır. Bu okullar ile iş piyasası arasında bağlantı olmadığından, öğrencilerin staj imkânı yoktur. Meslek okullarındaki öğretmenlerin meslek içi eğitimleri eksiktir. Meslek okullarına ve dolayısıyla meslek seçiminde öğrencilere danışmanlık hizmeti verilememektedir. Yapılan araştırmalara göre öğrenciler okudukları okuldan, yani meslek okullarından memnun değildir.(1)
2014-2015 öğretim yılında açık meslek liseleriyle birlikte 2 milyon 241 bin 674 öğrenci mesleki ve teknik liselerde okuyordu. Bu sayının içinde 546. 443 öğrenci de imam hatip liselerine devam etmektedir. Orta kısımları ile birlikte toplam 932.273 öğrenci imam hatip okullarına gitmektedir.(*)

Meslek lisesi statüsünde olmasına rağmen, imam hatipler ekonomi –sanayi ve hizmet sektörü açısından bir meslek lisesi değildir. Son yıllarda olduğu gibi siyasi iktidarın baskısıyla Türkiye’deki bütün orta öğretim okulları İmam-Hatip yapılsa bile, bunun Türkiye’ye dünyadaki üstün sanâyi ve bilgi toplumlarıyla rekâbet etme şansı vermeyeceği açıktır.

1.3.Son yıllarda meslek okullarına artan ilgi ve sebepleri

Son yıllardaki eğitim istatistiklerine baktığımızda; ticaret turizm, erkek-kız teknik, sağlık liseleri ve imam hatiplere devam eden öğrencilerin sayıları artmıştır. Bunun sebepleri; puanı Anadolu liselerine yetmeyen ve özel okula gitme şansı olmayan öğrencilerin, istemeseler de de meslek veya imam hatip liselerini tercih etmeleridir. 2013 -2014 eğitim dönemi sonunda düz liseler tarihe karıştı. Eğitim Reformu Girişimi’nin (ERG) Eğitim izleme 2013 raporuna göre; yeni açılan liselerle birlikte mesleki ve teknik lise yüzde 23, Anadolu Lisesi sayısı yüzde 57, imam hatip lisesi sayısı yüzde 73 oranında arttı. Son iki yılda genel programlara (Meslek Lisesi olmayan okullara) kayıt yaptıran öğrencilerin oranı yüzde 49,5’ten yüzde 36’8’e geriledi. Mesleki ve teknik orta öğretim programlarına kayıt yaptıran öğrencilerin oranı ise yüzde 50,5 ten yüzde 63,2’ye yükseldi.2011-2012 öğretim yılında 45 olan özel mesleki ve teknik liselerin sayısı son üç yıl içinde kamu kaynaklarıyla destek ve teşvikleri sonucu on kat artarak 429’a çıktı. (**)
İmalât sanayiindeki büyüme, meslek lisesi mezunlarının hemen iş bulması, buna karşılık üniversiteyi bitiren öğrencilerin 4/3’nün iş bulamamaları da meslek okullarına ilgiyi artıran hususlardır.
Bununla birlikte meslek okulların donanımları teknolojik bakımdan güncel ve üstün bir düzeye getirilmeli ve bu okullarda ders veren öğretmenler bilgi düzeyleri ve öğretme becerileri yönünden iyi bir eğitimden geçirilmelidir.

1.4. Meslek yüksek okulları

Meslek yüksek okulları(MYO) orta öğretimden sonra 2 yıl süreli ön lisans eğitimi veren, üniversitelere bağlı okullardır. 2013 -2014 öğretim yılında Türkiye’de 802 MYO vardı ve bu okullara devam eden öğrenci sayısı 777,74’dir. Açık öğretim ön lisansa devam edenlerle birlikte toplam MYO öğrenci sayısı 1 milyon 527 bin 706’dır.(*)Bu okulların eğitim kalitesinin düşük oluşu, alt yapı ve öğretim personelinin düşük seviyesi, kaynak sorunu öğrencilerin yarısının bu okullardan başarılı olmadan ayrılmalarına neden oluyor.

2.1.Türkiye’de yaygın meslekî ve teknik eğitim

Örgün eğitimin dışındaki yaygın eğitimde yürütülen en önemli mesleki eğitim; çıraklık eğitimidir.
(**) Eğitim Reformu Girişimi, Eğitim İzleme Raporu, Haziran 2014

2.2. Çıraklık eğitimi

Bu eğitim de Milli Eğitim Bakanlığı’nın yönetim ve denetimi altındadır. Zorunlu eğitimi bitiren çocuklar için bir iş yerinde meslek öğrenmek amacıyla çalışan gençlerin teorik ve pratik eğitimini kapsayan eğitim türüdür. 2008- 2009 öğretim yılında MEB’e bağlı 307 iş yerinde 133.215 çırak, 52.877 kalfa olmak üzere 187.743 kişi çıraklık eğitimi kapsamında eğitim görmekte idi. Çıraklık eğitimi gören öğrenciler, örgün eğitim kurumlarında okuyan öğrenci sayısı ile karşılaştırıldığında sayısal açıdan küçük bir yer tutmaktadır. Çıraklık eğitiminden başka; Halk Eğitimi, Pratik Sanat Okulları, Otelcilik Turizm Okulları, Yetişkinler Teknik Eğitim Merkezleri, İşkur’da ve bunlardan başka çeşitli kamu kurumu, meslek örgütü, sivil toplum örgütü tarafından meslek kursları düzenlenmektedir. 2007-2008’de bu kurslara katılanların sayısı 186.061 idi. MEB istatistiklerine göre 2014-2015 öğretim yılında 13 bin 920 kamu ve özel kurumunda 8 milyon 491 bin 953 kursiyer eğitim görüyor.(*) Özel ve kamu kurumlarının açtığı bu kurslar kısa müddetli; okuma yazmadan, boş zaman değerlendirme ve hobi kurslarına; bazı beceriler kazandırılan kurslara kadar geniş bir yelpazededir. Bir meslek eğitimi olarak düşünülemez.

2.3. İşletmelerde meslekî eğitim

Çıraklık eğitiminden başka meslek liselerinin 4.sınıfında beceri eğitimi işyerlerinde yapılmaktadır. Bu öğrenciler haftada iki gün teorik eğitim, haftada üç gün işyerinde pratik eğitimi görmektedir.

3. Türkiye’de alaylı (enformel) meslekî eğitim

Ülkemizde meslekî eğitim; örgün ve yaygın eğitim kurumlarından başka geleneksel olarak usta-çırak ilişkisiyle küçük-büyük işletmelerde öğretilmektedir. Ancak bu sahanın da büyük sorunları vardır.
Türkiye’de yaşadığım şehir Bodrum’da insanlardan en fazla şikâyet duyduğum konuların başında doğru dürüst meslek erbabının kalmadığı, ustaların birer birer piyasadan çekildiği, yerlerine bir ustanın yanında yetişmemiş, doğru düzgün meslekî eğitim görmemiş gençlerin ustalık isteyen işlerde boy göstermesi ve yapılan işlerin kötü olması idi.
Yıllardan beri tanıdığım bâzı mesleklerin ustaları da meslek öğretmek için aradıkları çırakların aynı kendi çıraklık zamanlarında olduğu gibi en fazla 11-12 yaşında olmaları gerektiğini, daha ileri yaşlardaki çocukların çıraklık eğitimine yatkın olmadıklarını söylüyorlardı. Demirci Ali usta, yanına çırak bulamadığını, kendi öz oğlunun bile, boş gezdiği halde iyi kazancı olan baba mesleğini seçmediğini anlatıyordu.
Marangoz Lâtif usta atölyesine çırak bulamadığını, bu gidişle bölgede marangoz kalmayacağını söylüyordu. Fırıncı Hacı Mustafa kendisinin İzmir’de bir İtalyan Ustanın yanında pastacılık ve fırıncılık mesleğini öğrendiğini, 40 kişinin çalıştığı fırınına, yeni çırak bulamadığını ifade ediyordu. Araba tamircisi Selâmi usta yalnız kendi atölyesinde değil, bütün sanayi çarşısında çırak bulmanın zor olduğunu dile getiriyordu.
Günümüzde çoğu mesleklerde ama en fazla seramik döşeyiciler, boyacılar gibi inşaat mesleklerini yapanlar genellikle bir ustanın yanında yetişmemiş, ucuz işgücü olarak piyasaya çıkan genç insanlardı. Genellikle Güneydoğu’dan gelen bu gençler hem malzemeyi kötü kullanıyor, hem de yaptıkları kötü işle zaman, para ve materyal israfına sebep oluyorlardı.
Aslında geleneksel usta-çırak meslek öğretimini günümüze bağlayacak, temel eğitimi bitirmiş çırak adaylarının, iş yeri ve devletin sorumluluk ve görevlerinin belirlendiği yeni bir çırak mesleki eğitim modeline ihtiyacımız var. Bu modelde ustaların da çırak yetiştirmek üzere eğitilmesi gerekir.
Türkiye’de eğitimli, beceri sahibi mesleki işgücünün önemi büyüktür. Ancak Türkiye’deki meslekî eğitiminin de dünyadaki başarılı örnekleri gibi düzenlenmesi kaçınılmazdır. Dünyada meslekî eğitimde haklı bir şöhrete sahip ülkelerden biri Almanya’dır.

II. Almanya’da Meslekî Eğitim

Alman eğitim sisteminin dikkatle incelenmesi gereken yönlerinden birisi; meslekî eğitimdir. Almanya’da meslek eğitimi, toplumdaki sosyal, ekonomik gelişmelerin sonucu düzenlenmiştir. 19.yüzyılın başında Almanya’nın eyaletlerinde meslek okulları açılmış, meslek eğitimindeki ikili (Dual) sistem 1897 yılında çıkarılan bir yasa ile kurumsallaştırılmış, 1969 yılında yürürlüğe giren Meslek Eğitim Yasası ile bugünkü meslek eğitim sistemi oluşturulmuş, devletin, işverenin ve işçinin görev ve sorumlulukları belirlenmiştir.
Alman eğitim sistemi ve meslekî eğitimin iyi organize edilmesi sayesinde bütün orta öğretim gençliğini üniversitelerin önüne yığmamakta, sanâyi ve işletmelerin muhtaç olduğu vasıflı işgücünü yetiştirmektedir.

1. Almanya’da eğitim sistemi

Almanya’da 4 yıl süren ilkokula, 6 yaşını bitiren, en az 72 aylık çocuğun, okula devam edecek olgunluğa gelip gelmediği öğretmen ve okul müdürü tarafından yapılan basit bir sınavla tespit edilir. İlkokulu bitiren öğrenciler; başarı, öğretmenlerin tavsiyeleri ve velinin isteğine göre orta öğretimdeki 4 okul tipinden birine yönlendirilir. Bir elek sistemi olarak düşünülen bu öğretim sisteminde akademik öğrenim görecekler 9 yıl sürecek ve olgunluk diploması ile biten Liseye (Gymnasium),vasıflı meslekler ve yüksek meslek okullarına gidecekler 6 yıl süren (Real Schule)’ye, bir meslekte çıraklık eğitimi görecek öğrenciler de 6 yıl sürecek temel okula (Hauptschule) devam ederler. Bu okul tiplerini bünyesinde barındıran karma okulda (Gesamtschule) 7.sınıftan itibaren öğrenciler başarılarına göre yukarda anlatılan okul tiplerinde olan farklı programlara devam ederler.(2) Almanya’da 2014/2015’da okullarda okuyan toplam öğrenci sayısı 11 milyondur. 2014 yılında yüksek öğrenim görmek üzere Gymnasium’u bitirip ”Abitur”denilen yüksek okullara gitme hakkı veren diplomayı alan öğrenci sayısı 338,072 yani yüzde 28,8. Çıraklık eğitimi/Meslek eğitimi gören 1,4 milyon, yani yüzde 49,9’dur. 2015/2016 eğitim yılında toplam üniversite öğrenci sayısı 2,8 milyon, 2014’de burs alan öğrenci sayısı 924,770; 2012/13’de eğitim bütçesi 181,4 milyar Euro, ilmi araştırma harcamaları 79, 7 milyar Euro’dur (***)
(***) Bundesstatisches Amt, Bildung, Schulen, 2014

1.2. İkili (Dual) meslek eğitimi

Hauptschule’yi veya diğer okulların 10.sınıfını bitiren öğrenciler bir işletmede çıraklık yeri bulduğu takdirde, üç yıl boyunca haftada 3 gün bir işletmede pratik, iki gün meslek okulunda teorik eğitim görürler. Öğrencilerin meslek seçiminde İş Kurumu (Arbeitsamt) danışmanlık hizmeti verir. Temel okul öğrencileri okulda iken meslekleri tanımak amacıyla 8.sınıftan itibaren bir iş yerinde 3 hafta staj yapar. Meslek danışmanları okullara gelerek öğrencilere yol gösterir. Almanya’da zorunlu eğitim 10 senedir ve bunun üzerine 3 yılda meslek eğitimi yapılması gerekir. İş yeri ve firmalar mevcut çıraklık eğitim yerlerine sınavla veya öğrencilerin 10.sınıf bitirme diplomalarına bakarak çırak alırlar. Almanya’da bu şekilde çıraklık eğitimi verilen 400’e yakın meslek vardır. İşyeri ve çırakların görev ve sorumlulukları bir yasa ile düzenlenmiş olup, çıraklara 3 yıl boyunca ücret ödenir.

1.3. Almanya’da çıraklık eğitimi ve yüksek meslek okullarına hazırlayan meslek okulları

Çıraklık eğitimi yeri bulamayan öğrenciler meslek okullarının mesleğe hazırlama bölümüne (Berufsgrundschuljahr) devam ederler. Bir yıl süren teori ve pratiğin birlikte görüldüğü bu okulu bitiren öğrenci çıraklık eğitimini yapacağı yeri daha kolay bulur. 10.sınıfın başarı ile bitirilmesinden sonra devam edilen bir meslek okulu tipi de “Berufsfachschule” denilen bölümdür. Bu meslek okulu 2 yıl devam eder. Ticaret, ev idaresi, teknik vb. dalları olan bu okulu bitirenler bankacılık, satış elemanı, büro hizmeti, çocuk yuvası bakıcılığı dallarında çıraklık eğitimi yerini daha kolay bulur. Açıklandığı gibi; Almanya’da meslek eğitiminin temeli çıraklık eğitimidir. Berufsfachschule’den sonra çıraklık eğitimine geçmeyen öğrenciler sınavla “Fachoberschule” denilen okula alınır. Bu okul uzmanlık alanına ağırlık verir. 12. sınıfı bitiren öğrenci, mühendislik dallarında öğretim imkânı sağlayan yüksek meslek okulu (Fachhochschule) diplomasına kadar ulaşır.(3)

1.4. Temel okulu bitiremeyen öğrencilerin durumu

Hauptschule’de başarılı olamayan öğrenciler yaşları dolunca tasdikname ile okuldan uzaklaştırılır. Öğrencilerin 18 yaşına kadar bir meslek okuluna devam etmeleri zorunludur. Temel eğitim diploması olmayan bu öğrenciler çıraklık eğitimine kabul edilmiyorlar. Görüldüğü üzere, çıraklık eğitimi için de önemli olan temel okul diplomasıdır. Çeşitli sebeplerle bu okulu bitiremeyen çocuklara yeni bir imkân verilerek okul bitirmeye teşvik edilir. Kamu kurumları tarafından düzenlenen “ Sonderberufsgrundshuljahr” böyle bir mesleğe hazırlık bölümüdür. Almancaları yetersiz olduğu için temel okulda başarılı olamayan öğrencilerimden çoğu, gayretleri ile yukarda anlattığım meslek okullarından birine girerek çıraklık eğitimine başladılar veya mühendislik dallarından birinde okumaya hak kazandılar.
Netice olarak; Almanya’da meslekî eğitim, iş yeri ve meslek okullarıyla birlikte düzenlenmekte, gencin vasıflı bir işgücü olarak yetişmesi sağlanmakta, bunun için çeşitli tedbirler alınmaktadır.

III. Sonuç

2012 yılında aceleye getirilip yasalaştırılan “4+4+4” Türk eğitim sistemi, eğitimimizde reform yapmak yerine, daha büyük sorunları da beraberinde getirmiştir. Bu yasa çıkmadan kaleme aldığımız yazılarda bu sorunlara dikkat çekilmiştir.(4-5) Okula devam olgunluğuna gelmemiş çocuklar, dayatma ile erkenden okula başlatılmış, okul öncesi eğitimin eksik kalmasına sebep olunmuştur. Bu yasa ile ilk defa ortaöğretime sokulan açık öğretim uygulaması ile zorunlu eğitim 12 yılda değil, gerçekte 4. Sınıftan sonra bitmektedir. Eğitim sistemi bir bütün olarak düşünülmemiş, meslek okulu statüsünde olmasına rağmen, yalnız imam hatiplerin orta kısmına öğrenci alınmıştır. Ortaokullarda eğitim programları bütün öğrencilere göre aynı seviyede öngörülmüş, öğrencilerin başarı durumlarına göre farklı programlara yönlendirilmesi düşünülmemiştir. Bunun yerine ortaokuldan sonra öğrencinin bir sınavla gideceği liseyi seçmesi istenmiştir. Bu da üniversitenin önüne olduğu gibi belli liselerin önüne yığılma ve özel dershaneleri ortaya çıkarmıştır. Bu yanlış eğitim sistemi ile öğrenciler meslekî eğitime özendirilip, yönlendirilemedi. Türkiye’de meslekî eğitim yeniden düzenlenmelidir.
Türkiye ileri ülkeler düzeyine ulaşmak istiyorsa, eğitim sistemi ve meslek eğitiminde çağın gerçeklerine uygun bir reform yapmak zorundadır.

Kaynakça:
1.Dr. Necdet Kenar, Mesleki Teknik Eğitimin Genel Değerlendirilmesi, MESS Eğitim Vakfı, Nisan, 2010
2. Zeki Önsöz, Türk Ebeveynlere Alman Okulu hakkında bilgiler, VHS, Neuss, 1990
3.Gerhard Bosch, Das Berufsbildungssytem in Deutschland, Verlag für Sozialwissenschaften, Wiesbaden, 2010
4. Zeki Önsöz, Yeni Eğitim Sistemi, Blog.milliyet.com.tr/ BlogNo= 357290, 2012
5. Zeki Önsöz, Türk Eğitim Sistemi nasıl olmalıdır? Blog.milliyet. com.tr/Blog No= 353518, 2012



Zeki ÖNSÖZ Kimdir?
1945 Bayburt’ta doğdu. Ankara Atatürk Öğretmen Okulu’ndan sonra 1962’de Gazi Eğitim Enstitüsü Almanca bölümünde okudu.
1966 yılından itibaren Antakya, Rize, Kayseri liselerinde Almanca öğretmenliği yaptı. 1973 – 1974 yıllarında Ankara Orta Doğu Amme İdaresinde okuyup kamu yönetimi uzmanı oldu. 1976 yılına kadar Milli Eğitim Bakanlığında müşavir, 1977 – 1978’de Sttutgart Başkosolosluğu Eğitim Müşaviri olarak çalıştı. 1979 – 2004 Almanya – Neuss okullarında Türkçe dersleri verdi. 2005 yılından beri emekli.
2000 yılında Ankara’da Salih Elhan’dan ebru dersleri aldı.

Katıldığı Sergiler
24.02.2002 - Stadtbibliothek Neuss
21.10.2002 - Wandehalle Bad Pyrmont
08.03.2003 - Stadtbibliothek Mönchengladbach-Rheydt
11.10.2007 - Bodrum Belediyesi Sanat Galerisi
22.05.2008 - Bodrum Kalesi Haluk Elbe Sanat Galerisi
18.07.2008 - Bayburt Kültür Merkezi


Şubat/2016 | www.zekionsoz.com | Zeki ÖNSÖZ

    

Döviz Fiyatları

ANKARA'da 3 Günlük Hava Durumu

Başkanımız

Köşe Yazıları

Gazete 1. Sayfaları

Röportajlar

Son Eklenen Video

Konferans Formu