Gaflet Devletin Düşmanıdır | 07.09.2017


Türkiye saniyesi çok kıymetli günler geçiriyor. Her zamankinden daha çok birliğe ve bütünlüğe muhtaç haldeyiz. Ne yazık ki içinde bulunduğumuz şartlara rağmen durumun vahametini gören birleştirici, bütünleştirici politikalardan bunların yürekli bir biçimde ifadesinden mahrumuz. Bize göre olağanüstü hal şartlarında birlik ve bütünleşme artmıyor, ayırımcılık çoğalıyor. Bir bakanın açıklamasına göre; sırf FETÖ'cülerin konulması için 50 cezaevi daha inşa edilecek. Şu anda cezaevinde iddianameleri hazırlanmamış, hangi suçla itham edildiğini bilmeyen binlerce insanın varlığını Adalet  Bakanlığı biliyordur. OHAL ilanına rağmen FETÖ konusunda özlenen hedefe ulaşılamadı. Bu hedef ne idi? Bir bakıma FETÖ'cü ayaklanmanın beyni olan siyasi ayağı tespit etmekti. Geçtik siyasi ayağı tespit etmekten, toplumda öyle bir kargaşa meydana geldi ki en iyi şekilde organize olmuş FETÖ'cüler devlette yerlerini korudular, FETÖ'ye kutuplar kadar uzak insanlar O'na mensup veya yakın denilerek gözaltına alındı.

Ancak ABD'nde yaşananlar, Başkan Trumph'ın güneş altında kar gibi eriyişi Kuzey Kore'nin ABD'ne kafa tutup, nükleer silah denemesinde bulunması AB bünyesindeki kopmalar, çatışmalar göz önüne alınırsa dış politika şartlarının ne kadar aleyhimize geliştiği çok iyi görülür. Bu tablonun henüz dile getirmediğimiz en tehlikeli köşesi Barzani'nin 25 Eylül'de yapacağı referandumdur. Üzülerek gördüğümüz şudur: İktidar ve muhalefet olarak bütünüyle  Türk siyaseti olayı  kendi gerçeği ve getireceği sonuçlar açısından henüz tam değerlendirememiştir. Süper güçler ABD ve Rusya hiç ihmal edilmeyecek zamandan beri bölgede bir Kürt devletinin kurulması için ellerinden gelen her türlü gayreti cömetrce harcamışlardır. Bu gün ABD'nin, Rusya'nın, İngiltere'nin; Fransa ve Almanya'nın yaşanmış tarihi gerçeklerin ışığında bu doğuma ebelik yapmak için yarışacaklarını biliyoruz. İran kesin tavır almıştır. Türkiye ise olayın vahametini göremiyor veya görmek istemiyor. Barzani Kerkük'ü "Kürt" ilan ederek petrol servetini ele geçirmek istiyor. Devamlı bir biçimde Türkmenler göçe zorlanarak, evleri yıkılarak sürdürülen eritme politikası referandumda tam hedefine oturacaktır. Barzani sırtını İsrail'e dayamıştır. En büyük desteği İsrail'dir. Bunu görmek ve bütünüyle doğruları ifade etmek zorundayız. Bilindiği gibi Tevrat ve İncil kaybolmuş, Musa ve İsa Peygamber'in mensupları her iki kitabı yeniden yazmıştır. Musevi zekası dünya şartlarına göre kendi faydalarına olacak ayetleri eklemeyi hiç ihmal etmemiştir. Bunlardan birisi; "Musevi olmayandan faiz alabilirsin" mealindeki ayetle "Nil'den Fırat'a kadar olan topraklar Yaradan'ın sana ilahi vaadidir" yolundaki ayettir. Bugün bu ayet İsrail Parlamentosunun duvarlarındadır. Bir kaç yıl önce İsrail 200 bin civarında Musevi asıllı Kürdü Barzani'ye gönderdi. Bunlar uzun yıllar devam eden bizim gafletimizin parçalarıdır. Kurulacak devletin ihtiyaç duyacağı bütün yetişmiş kadrolar İsrail tarafından sağlanmış oldu. Çok iyi bilindiği gibi İsrail Ortadoğu'da küçülmüş ABD'dir. ABD'nin bu konu da dahil hiç bir meselede "Hayır" demesini beklemeyelim, hatta çok ustalıklı yeni ihanetlerine hazır olalım. Nitekim PKK'nın izdüşümü olan PYD'ye orduları donatacak silah, cephane askeri araçların her türlüsü, cömertçe yığılmıştır. Oyun nedir? Şöyle bir dışarıdan seyredelim: Oylamaya ve sonucunda ilan edilecek Kürt Devletine Türkiye askeri bir müdahalede bulunacak olursa bu silahlarla Kürt asıllı Museviler  ve Kürtler karşı koyacaktır.Karşı tarafta Barzani liderliğinin en çok tartışıldığı günleri yaşıyor. Kerkük politikasıyla petrol zengini Kerkük'ü ele geçirirse liderliğini kurtarmış olacak. Değişim hareketi (GORRAN) ve Kürdistan İslami Hareketi ise referandum kararının sadece parlamento tarafından verilebileceği gerekçesiyle referandum ile ilgili görüşmelere katılmayı reddetti. Barzani adına verilen bütün demeçlerde Kerkük'ün referanduma kesinlikle dahil edileceği ifade ediliyor. Barzani'nin ikinci adımı Türkiye'yi parçalamak olacaktır. Gafletten uyanalım ve gerçekleri görelim. Önce Türk Devletinin ciddiyeti içinde bu işe bu işe "HAYIR!" diyeceğiz. Sonra Barzani'ye yapılan maddi yardımlar derhal kesilmelidir. Diğer tedbirlere gelirsek Habur Sınır Kapısı kapatılmalıdır. Barzani'nin en büyük gelir kaynaklarından birisi de bu kapıdır. THY'nın  haftada 2 sefer olan uçuşu durdurulmalıdır. Verdiğimiz elektriği derhal kesmeliyiz. Çoğunu biz kurduğumuz haberleşme kanallarını teknolojinin verdiği imkanlar ölçüsünde kapatmalıyız.

Siyasi tarih, gaflete düşenlerin iktidar ve devletlerini kaybetmelerinin sayısız örneklerini veriyor. İktidarın, muhalefetin, top yekun milletin gaflete düşme hakkı yoktur. Barzani'ye dur dememek vatanın bölünmesinin kapısını açmak olacaktır.

    

Döviz Fiyatları

ANKARA'da 3 Günlük Hava Durumu

Başkanımız

Köşe Yazıları

Gazete 1. Sayfaları

Röportajlar

Son Eklenen Video

Konferans Formu