İhanetin taçlanması | 18 Ekim 2012


AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında terör sıfırlanmıştı. Ne oldu? Nasıl oldu da terörün siyasi ayağı olan parti, Devletimizin başkentinde 30 bin canın katilinin posterleriyle kongre yapmak cesaretini buldu.
Bu sorunun cevabında Ak Parti meclis çoğunluğunun çıkardığı kanunlar ve destekleyip taşıdığı hükümet vardır. Bu hükümetin sorumluluk döneminde işlenen yanlışlar sebebiyle terör çıldırmış ve siyasi ayağı olan parti, kanun tanımaz hale gelmiştir. Son BDP kongresindeki tablo bunun canlı örneğidir. Bölücü başının dev posterleri, O’nu putlaştıran sloganlarla vatan düşmanlığının yıldızı olmuştur. Bunlar her vesile ile sulh diyen, barış diyen kadrolardır. Bunların barıştan anladığı Türkiye’nin bölünmesi, parçalanmasıdır.
Şimdi BDP’nin meclisteki milletvekillerinin Anayasa ve kanunlar karşısında diğer parti milletvekillerinden imtiyazlı bir durumu var mıdır? Elbette yoktur. Halkın iradesiyle seçilen her milletvekili TBMM kürsüsünde yemin eder. Bu yemin, Cumhuriyet rejimini korumak, vatanın bütünlüğüne sahip olmak gibi temel esaslara dayanır. Şimdi; bu sayın milletvekilleri aylıklarını, yolluklarını eksiksiz alıyorlar. Olay çıkardıkları zaman biz milletvekiliyiz, dokunulmazlığımız var diye kafa tutuyor ve hatta tokat atabiliyorlar sonra yeminlerini ayak altına alıp keyifle çiğniyorlar. PKK militanlarıyla öpüşmeler, vatanın bütünlüğüne hançer olmuş kongrelerde bu hıyanet hançerine kılıf olmalar...
Hükümet, bu hıyanete, haksızlığa hatta hayasızlığa varan şımarıklığa boyun eğmekle yenilerini davet etmiştir.
Devletin polisine tokat atmak ne demektir? Devlet hukukun içinde o eli kırar, kırmalıdır. Aksi halde yanan yollar, yakılan otobüsler, Molotofkokteylleri tabii hal alır. Memleketin sivil hayatına yönelmiş terör ortadadır. Askere yönelmiş terör ise en hain, en zalim usullerle kan dökmeye devam ediyor.
Askere karşı uygulanan terörü sıfırlamış olan şanlı ordu bu hükümet döneminde görmediği tavır ve uygulamalarla karşılaşıyor.
Sadece Engin Alan olayı bu faciayı açıklamaya yeter. Engin Alan emekli korgeneraldir. Güneydoğuda teröristlerle yaptığı mücadelede kazandığı başarılar madalyalarla ödüllendirilmiştir. Şimdi 18 yıla mahkûm olarak hapistedir. Çarpıştığı teröristler ise dışarıdadır. Nankörlük, kusurların en büyüğüdür. İnsanı yaptığı güzel ve büyük işlere pişman eden nankörlük çoğu kere bedbahtlığın sebebidir.
Teröre hizmet edenleri tepesine çıkaran bir toplum temeline dinamit koymuştur, koymaktadır. Bunu anladığımız zaman “eyvah!” demeyelim. Madalyonun öbür yüzünde nankörlük, destan olmaktadır. Bu ülkenin kadir kıymet bilir evlatlarından olan Kürtler, büyük acı duyarak bu durumlardan kahroluyorlar. Ancak ne çare...
Genç Cumhuriyet çok hızlı kurulmuştur. İngiliz emperyalist oyunları devletimizi petrolsüz bırakmıştır. Salgın hastalıklarla, dış borçlarla boğuşan devlet bunları temizlemiştir. Sağlık, eğitim, adalet ve güvenlik hizmetleri yurdun bütününde yaygınlaşarak uygulanmıştır. II. Dünya Savaşı yıllarında bir milyon genci silah altında tutan Türkiye, ekonomik olarak ağır fedakârlıkları omuzlamış ama bağımsızlığını korumuştur. Asla ırk ayırımcılığı yapmadan, hiçbir vatandaşın kökünü araştırmadan hizmet üreten devlet, bu hizmeti adil, eşit ölçülerle vatandaşlarına sunmuştur.
Dünya üzerinde bütün bölgeleri eşit şekilde kalkınmış tek devlet yoktur. Türkiye de bu gerçeğin içindedir.
Bugün dünyaya yön veren emperyalizm, devletimizi bölmek, parçalamak, küçültmek istiyor. Bu şekilde ortaya çıkacak küçük devletçikler kendileri için çok kolay lokma olacaktır. Atatürk, “Milli Mücadele’yi yaparak T. Cumhuriyeti’ni kuran halka Türk denir” diyerek temele bu sağlam ölçüyü yerleştirmiştir. Bölünenler daima kaybolmuştur ve kaybolmaya mahkûmdur!

    

Döviz Fiyatları

ANKARA'da 3 Günlük Hava Durumu

Başkanımız

Köşe Yazıları

Gazete 1. Sayfaları

Röportajlar

Son Eklenen Video

Konferans Formu