Kılıçdaroğlu Biriktirdi Kemal Derviş Tüketti | 28.05.2015


Bir önceki akşam bir TV kanalında Kemal Derviş’i izledim. Kendisinin ekonomi ile ilgili görüşlerini hayretle öğrenmiş oldum. Konuşmasında Anadolu tabiriyle “Ne kızı verelim ne dünürü küstürelim” siyasetini benimseyen büyük(!) iktisatçı öylesine bir konuşma yaptı ki AKP bu kadar güzel savunulamazdı. Derviş Bey’e göre bir kriz tehlikesi yok, ekonomi paraşütünü açmış, süzüle süzüle iniyor, Ali Babacan gibi bir dehanın yönetiminde ekonomimizin ulaştığı akıl üstü başarıları idrakte aciz kalıyoruz.

Tanzimat’tan bu yana hastalığımız, dertlerimizi yurt dışından adam getirerek çözeceğimize inanmaktır. Ne yazık ki Avrupa’dan bize sağlam adam gelmemiştir. Avrupa’ya veya yurt dışına ne alacağını bilerek giden insanlarımız dönüşlerinde ülkeye faydalı hizmetler yapmıştır. Kemal Derviş’in merhum Ecevit’ten sitayişle bahsedişini dinlerken Ecevit’in onun için “O’na görev vermem hayatımın en büyük yanlışı” sözünü hatırladım. Derviş ısrarla “ekonomide kriz olmayacak” diyor. Hâlbuki ekonomi çoktan krize girmiş vaziyette. Mevcut iktidarın demokrasi ve hukuktan uzaklaşmasının tükettiği güven duygusu sebebiyle sermaye girişleri durmuştur. AKP’nin mezhepçiliğe dayanan Amerikancı dış politikası Türkiye’yi yalnız hale getirdi. Bu dış politika sonucu tüm ihracat kanalları tıkandı. Dış ticaretle meşgul şirketlerin mali yapıları bozuldu, dar boğaza girdiler. Şu anda özel sektörde yaprak dökümü yaşanıyor. Üretime devam edemez hale gelen şirketler, peş peşe iflas erteleme talebiyle mahkemelere koşuyor. İşsiz yurttaşlarımıza her kapanan şirket ve fabrika yenilerini ekliyor.

2013 yılında 10 bin 822 dolar olan kişi başına gelir 10 bin 404 dolara geriledi. Dolar bazında millî gelirimiz 823 milyar dolardan 800 milyar dolara düştü. Tüketici güven endeksi de 2014 yılının Mayıs ayından bugüne sürekli geriledi. Geçen yılın Mayıs ayında 76 olan endeks bu yılın Mayısında 64,3 oldu. Gıda fiyatları yüze 14,5 oranında, su fiyatları yüzde 22,7 oranında artarken emeklinin maaşına sadece yüzde 3 oranında zam yapıldı. Yurttaşlarımızın dolar bazında gelirleri azalırken, bilgisayar, cep telefonu gibi ithal edilen ürün fiyatlarının hızla yükselmesi aile reislerinin çocuklarına bu ürünleri almasına ciddi bir fren oldu.

Üretimden uzaklaştık
Türkiye’nin son 3 yılda dış borçları ortalama yılda yüzde 9,9 artarken büyüme hızı yüzde 3,1 oranında yükseldi. Bu tokat gibi rakamlar bize dışarıdan borçlanıp bulduğumuz paraları dış ticarete konu olmayan lüks AVM, süper lüks konut, lüks kamu binaları, lüks otomobillere yatırdığımızı gösteriyor. Burada görmemiz gereken esas tehlike, Türkiye’nin bu gidişle dış borçlarını ödeyemez hale gelebileceğidir. Çünkü dış borcun artış hızı büyüme hızından fazladır. Bu sebeple de borçları ödeyebilecek kaynağı vücuda getirmek imkansız görünüyor. AKP hükümeti Türkiye’yi sadece ekonomik krize değil siyasi ve sosyal krize de sokmuştur. Bu krizden çıkmak için AKP hükümetinin hiç bir teklifi yoktur. Ekonomiyi soktukları çıkmaz sokaktan çıkarmak için ürettikleri politika da yoktur. Kemal Derviş Bey’in göklere çıkardığı Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, 13 yıldır bu ekonomiyi kendisi idare etmemiş gibi yaparak sorumluluktan kaçmaya çalışan bir görüntü vermektedir. Diğer acı bir gerçek de son 3 yılda dış borçlar 63,2 milyar dolar artarken, millî gelirimizin sadece 13,8 milyar dolar artmış olduğudur. Son 3 yılda alınan dış borç millî gelir artışımızın 4,5 katıdır. Alınan dış borç, üretime değil ithalata gitmiştir. Acı gerçek şudur; ekonomimiz üretimden uzaklaşmıştır. 13 yıldır her şeyi ithal eden bir Türkiye gerçeğiyle karşı karşıyayız. Bu modelin babası Sayın Kemal Derviş’tir. Ne sebebi hikmetse kendi partisindeki yetişmiş millî bürokrasiden gelen çok değerli ekonomistleri görmeyen, görmek istemeyen Sayın Kılıçdaroğlu Derviş’e sarılmıştır. İçimizi yakan bu tablonun diğer parçalarını da yeri gelmişken ifade edelim Dışişleri Bakanlığı’nın Büyükelçi unvanlı diplomatlarını Kılıçdaroğlu listelere koymamıştır. Bürokraside ve politikada kendilerini yakından tanıdığım değerli diplomatlar ve millî çizgideki Süheyl Batum başta olmak üzere çok değerli şahsiyetler elenmiş onların yerine millî birlik, bütünlük düşmanı, Atatürk’ü kemirerek şahsiyet sahibi olmaya çalışan bazı isimler partinin üst noktalarına taşınmıştır. Sayın Kılıçdaroğlu, gördüğüm kadarıyla kendi ayağına kurşun sıkıyor. CHP, başarılı bir seçim kampanyası yürütüyor diyenlerin başına Kemal Derviş’in sözleri bir taş gibi düşmüştür. CHP, her türlü emperyalizme karşı kurulmuş millî bir partidir. Sayın başkan bu çizgiden ayrılmamalı, emperyalizmin Truva atlarıyla hiç bir yere gidilemeyeceğini bilmelidir...

    

Döviz Fiyatları

ANKARA'da 3 Günlük Hava Durumu

Başkanımız

Köşe Yazıları

Gazete 1. Sayfaları

Röportajlar

Son Eklenen Video

Konferans Formu